Tarihte TÜRK Devletlerine Başkentlik Yapmış Şehirler 10 ( Sivas - Danişmendliler )
Büyük Türk Hakanlarından Sultan Alparslan, Anadolu’nun iç kesimlerinin fethedilmesi için seçkin komutanlarından Danişmend Gazi ile Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ı görevlendirmiştir. Bu iki kahramanın mücadeleleri sonucu,1085 yılında Türklerin eline kesin olarak geçen Sivas kenti,Danişmendliler Devleti’nin kurucusu Danişmend Ahmet Gazi zamanında başkent yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda Kayseri, Tokat, Amasya, Çorum, Çankırı, Malatya ve Kastamonu fethedilerek, Danişmendliler Beyliğinin sınırları genişlemiştir. Anadolu’nun Türkler tarafından fethiyle 1071 yılında kurulan Danişmendliler Devleti’nin başına; Danişmend Gazi’nin ölümü ile 1105 yılında oğlu Melik Gazi geçti.Melik Gazi döneminde yoğun bir şekilde Bizanslılar ve Haçlı kuvvetleriyle çarpışmalar yaşandı. 1134’de ölen Melik Gazi’nin yerine oğlu Muhammed geçti ve onun zamanında da Bizanslılarla savaşlar yapıldı.
Muhammed Gazi’nin 1142 yılında ölümü ile Danişmendliler ikiye bölündü. Sivas ve Malatya kolu şeklinde ikiye ayrılan Danişmendliler’in Sivas kolu Zünnun’un iktidarı döneminde 1175’te son bulmuştur.
Sivas ayrıca,1327 yılında Uygur Türkü Alaaddin Eratna Bey zamanında tarihte önemli bir yer işgal etmiştir. Alaaddin Eratna Bey,1343 yılında Moğol ordusunu yenerek Sivas başkent olmak üzere, Eratna Devletini kurmuştur.Bu dönemde Kayseri,Amasya,Tokat, Çorum,Niğde ve Erzincan gibi kentler bu devletin topraklarına katılmıştır. Eratna Devletinin başına sırayla;Gıyaseddin Muhammed, Vezir Ali Şah ve Alaaddin Ali geçmiş ve 1381 yılında Kadı Burhaneddin Ahmet zamanında yıkılmıştır.
Türkiye’nin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Sivas, tarihte pek çok uygarlığın merkezi olmuştur. Sivas, altın çağını 1085 yılında Türklerin eline geçtikten sonra yaşamıştır.Bu dönemde nüfusu yüzbine varmış ve dünyanın en kalabalık on şehrinden biri olmuştur.
Sivas’ın adının; “Ogüst’ün Şehri” anlamına gelen Sebaste’den geldiği sanılmaktadır. Orta Çağ’a ait yazılı kaynakların bir kısmında kentin adının Sevaste olarak yazıldığı da bir gerçektir. Kentin bugünkü adının, Sevaste sözcüğünün Türkçe fonetik yapıya uyum sağla***** zamanla Sıvas’a dönüştüğü düşünülmektedir.
Sivas kenti, yirmisekizbin dörtyüzseksensekiz kilometrekarelik bir alana sahip, Konya kentinden sonra Türkiye’nin ikinci büyük ilidir. Sivas; Doğuda Erzincan;Kuzeyde Giresun, Ordu, Tokat; Batıda Yozgat;Güneyde Kayseri, Kahramanmaraş ve Malatya ile komşudur.
Oldukça engebeli bir arazi yapısına sahip olan Sivas, Kösedağlar, Tecer Dağları, Akdağlar, İnebel Dağları ve Yama Dağları ile dikkat çeken bir coğrafi yapıya sahiptir. Platolar,ovalar, derin vadiler,göller ve başta Kızılırmak olmak üzere çeşitli akarsular ile verimli bir arazi yapısına sahip olan Sivas, başta Kılıçkaya Barajı olmak üzere çok sayıda baraj ve gölete de sahiptir.
Milattan Önce beşbin tarihine kadar geçmişi uzanan Sivas’ta, Milattan Önce 1600 ila 800 yılları arasında hüküm sürmüş Hititler Dönemi, Milattan Önce 800 ila 700 yılları arası hüküm sürmüş Frigler Dönemi, Milattan Önce 700 ila 540 yılları arası hüküm sürmüş Türk kökenli Kimmer ve İskitler Dönemi, Milattan Önce 550 tarihinden itibaren hüküm sürmüş Persler Dönemi, Milattan Önce 333 tarihinden itibaren hüküm sürmüş Kapadokya Dönemi, Milattan Sonra 17. yıldan itibaren hüküm sürmüş Romalılar Dönemi ve Milattan Sonra 395. yıldan Türklerin Sivas’ı fethediş tarihi olan 1085 yılına kadar hüküm sürmüş Bizanslılar Dönemine ait kalıntılara rastlanılmaktadır.
Sivas’ı muhteşem güzellikleriyle süsleyen tarihi eserlere baktığımızda şu tarihsel yapıtları görmekteyiz: Selçuklu Sultanı 1. İzzettin Keykavus tarafından 1217 yılında yaptırılan Şifaiye Medresesi, İlhanlı Veziri Şemseddin Muhammed Cüveyni tarafından 1271 yılında yaptırılan Çifte Minareli Medrese, Vezir Fahreddin Ali tarafından 1271 yılında yaptırılan Gök Medrese, Muzaffer Burucerdi tarafından 1271 yılında yaptırılan Buruciye Medresesi, Kızılaslan bin İbrahim tarafından 1192 yılında yaptırılan Ulu Cami,Osmanlı Padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman’ın vezirlerinden Sivaslı Koca Hasan Paşa tarafından yaptırılan Meydan Camisi, Sivas Valisi Alibeyoğlu Mahmut Paşa tarafından 1580 yılında yaptırılan Kale Camisi, Şeyh Feyzullah tarafından 1876 yılında yaptırılan Ali Baba Camisi, Kemalettin Ahmet bin Reha tarafından 1321 yılında yaptırılan İmaret Camisi ve Mustafa Bey tarafından 1589 yılında yaptırılan Ali Ağa Camisi.
Sivas’ın diğer tarihsel yapıtları şunlardır: Abdulvahap Gazi Türbesi, Ahi Emir Ahmet Türbesi, Şeyh Çoban Türbesi, Şeyh Hasan Bey Türbesi, Kadı Burhanettin Türbesi, Şemseddin Sivasi Türbesi, Şeyh Erzurumi Türbesi, Akbaş Baba Türbesi, Behram Paşa Hanı, Subaşı Hanı, Taşhan, ayrıca başta Meydan Hamamı olmak üzere çok sayıda tarihi hamam, başta Eğri ve Kesik Köprüler olmak üzere bir çok köprü, şehri süsleyen yapıtlardır. Sivas’ın tarihi konakları da ayrı bir güzelliktedir. 1883 yılında yaptırılan Hükümet Konağı, 1908 yılında yaptırılan Ziya Bey Kütüphanesi, 1894 yılında yaptırılan Kongre Müzesi ve 1877 yılında yaptırılan Kangal Ağası Konağı ve benzeri çok sayıda konak şehri süsleyen mimari eserlerdir.
Kongre ve Etnoğrafya Müzesi, İnönü Müzesi ve Aşık Veysel Müzesi gibi müzelerin yanı sıra; sağlık, inanç ve doğa turizmi açısından da büyük zenginliklere sahip olan Sivas’ın kültürel yapısı çok kıymetli şahsiyetlerin de yetişmesi için güzel bir ortam olmuştur.
Sivas’ta yetişen tarihi şahsiyetleri ise şöyle sıralayabiliriz: Tıp alanında “Kitab-ı İksir’ül-hayat fi Telhis-i Kavaid’ül-muacelat” adlı bir kitaba da sahip olan ve 1302 yılında ölen hekim Ebu Abdullah Ali, 1388 yılında Sivas’ta doğan ünlü bilgin Kemalettin İbni Hümam, “Dürer ve Gürer” isimli ünlü eserin sahibi 1470 yılında Sivas’ta ölen Molla Hüsrev, mutasavvıf ve şair,36 esere sahip, 1597 yılında yine bu kentte ölen Şemsettin Sivasi, Sivas’ta kendi adıyla ilk kütüphaneyi kurmuş olan Numan Efendi, şair ve felsefeci Faziullah Morali, İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekilleri; Bacanakzade Mehmet Ziya Efendi,Mustafa Taki Efendi,Sığırcızade Hayri Lütfullah, Mütevellizade Rasim Bey, Mütevellizade Ziya Bey, Emir Paşa, Pir Sultan Abdal ve ünlü ozan Aşık Veysel.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın temellerini attığı şehir olan Sivas’ta; 4 Eylül 1919 tarihinde Sivas kongresi, Sivas Lisesi’nde toplanmıştır. Bu kongre ile Türkiye’yi Birinci Dünya Savaşı sonucunda işgal eden düşman güçlerine Ulu Önder Atatürk’ün cümlesiyle şöyle haykırılmıştır: Ya İstiklal ya ölüm.
KAYNAKÇA
- Erdoğan MERÇİL, Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Ankara–2000
- İbrahim KAFESOĞLU, Hakkı Dursun YILDIZ, Erdoğan MERÇİL, Müslüman Türk Devletleri Tarihi, İstanbul–1999
- Ersin GÜNGÖRDÜ, Türkiye’nin Turizm Coğrafyası, Ankara–1995
- Faruk SÜMER, Oğuzlar, İstanbul- 1999
- Memduh Ahmet MAHİROĞULLARI, İlk Çağlardan Günümüze Sivas İli, Sivas, 2003
- Ali GÜLER, Suat AKGÜL, Türklük Bilgisi, Ankara,2001
- Osman TURAN, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, İstanbul,2004
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder