12 Ağustos 2009 Çarşamba

Selimname -Kalkandelenli ve bizim kayılardan Zeyfe Eminlerden Hoca Sadettin efendi selimnameleri

  1. yahya kemâl beyatlı'nın "eski şiirin rüzgârıyle" kitabının ilk bölümüdür selîmnâme.

    devr-i sultan selîm'i yazmak içün
    seyf-i meslûl kıldı hâmesini
    halk yahya kemâl'e rahmet okur
    gûşederken selîmnâme'sini

    (bkz: başlayış)
    (bkz: sefer)
    (bkz: çaldıran)
    (bkz: toplayış)
    (bkz: mercidâbık)
    (bkz: ridânıyye)
    (bkz: rıhlet)

    iç. "eski şiirin rüzgârıyle", istanbul fetih cemiyeti yayınları no: 49 / yahyâ kemal enstitüsü no: 5 / yahyâ kemal külliyatı no: 2, 1.b., istanbul-1962, s. 6-20.
    (rehayunluel, 24.07.2003 09:52)


  2. osmanlı padişahı yavuz sultan selimin (1512-1520) trabzon valiliğinden (1509) başlayarak önce gürcülerle, ardından babası ve kardeşleriyle olan mücadelelerinden, ve nihayet tahta geçip safevi ve memluklularla yaptığı savaşlardan bahseden müstakil eserler. bazı önemli selimname müellifleri şunlardır:
    -ishak çelebi
    -keşfi mehmed çelebi
    -idris-i bitlisi
    -kalkandelenli sucudi
    -ibn-i kemal
    -celalzade mustafa
    -hoca saadeddin efendi
    (peter pan, 24.12.2005 22:54)


  3. başlayış

    - 1514 –
    eflâkden o dem ki peyâm-ı kader gelür
    gûş-î cihâne velvele-î bâl ü per gelür

    devr-î fütûhu sûr-ı sirâfil* müjdeler
    hak’dan nizâm-ı âlemi te’mîne er gelür

    ebvâb-ı ravza-î nebevî’den firiştegân
    cibrîl’i gördüler nice demdir gider gelür

    derk ettiler ki merkad-i pâk-î muhammed’e
    rûhü’l-kudüs’le arş-ı hudâ’dan haber gelür

    rûy-î zemîni tâbi-i fermânı kılmağa
    sultan selîm han gibi şîr-i ner gelür

    râyâtının alemleri üstünde uçmağa
    sîmürg-i feth hem-çü nesîm-î seher gelür

    hâkan ki at sürünce bir iklîm-i düşmene
    pîş ü pesinde mahşer-i tîg ü teber gelür

    ey gaasıb-ı diyâr-ı arab bekle vaktini
    evvel cezâ-yı saltanat-ı sürh-ser gelür

    kaç fâtih-î zaman gören iran-zemin bugün
    görsün kiminle hangi cüyûş-î zafer gelür

    tekbîrlerle halka ıyân oldu tûğlar
    sahrâ-yı üsküdâr’e revân oldu tûğlar
    (erguvan dusler, 26.03.2007 23:01)


  4. sefer

    - 1514 –

    tebrîz’e doğru çıktı sefer şâhrâhına
    ervâh peyrev oldu cihan pâdişâhına

    at üzre geçtiğin göricek leşker-î guzât
    râmoldu şîrler gibi yâvuz nigâhına

    yekser gazâ kılıncı kuşanmış bir ümmetin
    câlis budur erîke-i âlem-penâhına

    münkaad edip serîrine maşrıkla mağribi
    bir devlet ermegaan edecektir ilâhına

    âhır ağardı tan yeri re’s-î cibâlden
    serhad’de yol göründü acem tahtgâhına

    fermân-ı bî-eman kalkan hümâ gibi
    tuğrâlu nâme gitti kızılbâş şâhına

    hâkan-ı rûm leşkeri yaklaştığın görüp
    iran gerektir ağlasa baht-ı siyâhına

    hengâm-ı remzi bildiren âvâz-ı hâtifî
    aksetti her tarafta cibâlin cibâhına

    sahrâ-yı çaldıran’da gazâ vardır erteye
    ey berk müjde ver feleğin mihr-ü mâhına

    meydân-ı cenge sâye-resân oldu tûğlar
    rehyâb-ı milk-i nûşirevân oldu tûğlar
    (erguvan dusler, 26.03.2007 23:03)


  5. çaldıran

    - 1514-
    her tûğ-ı pür-fürûğ verirken hücûma şan
    her tîg-i bî-dirîg parıldardı hun-feşan

    meydân-ı haşr ü neşri karıştırdın ey kader
    andırdı rûz-ı mahşeri hengâm-ı imtihan

    saldırdı fart-ı gayz ile ifrît-i râfızî
    tâli’ göründü bizlere sol kolda pek yaman

    garkoldu hûna rûmeli beğlerbeği’yle ceyş
    üç malkoçoğlu eyledi bir bir fedâ-yı can

    uğrunda her gazâya atılmış mücâhidîn
    lâyık mıdır felâkete ey rabb-ı müste’an

    her yanda hûn içinde bu hengâmeden beri
    hiç esmiyen nesîm-i fütûh esdi nâgehan

    sağ kolda bozdu bozguna uğrattı düşmeni
    şirâne bir taarruzu sevk eyliyen sinan*

    şâh-ı adûya karşı kopan sarsar-ı zafer
    indirdi yıldırım gibi bir darbe-î giran

    pâmâl-i rahşı kıldı acem tâc ü tahtını
    tâ arşa astı tîgıni sultan selîm han

    sermest-i câm-ı vuslat-ı şân oldu tûğlar
    tebrîz’e reh-nümâ-yı ‘inân oldu tûğlar
    (erguvan dusler, 26.03.2007 23:05)


  6. toplayış

    - 1515 –

    tebrîz’e uçtu feth-i celîlin hümâları
    bir böyle hâli görmedi iran semâları

    tevhîd içün bu halkı döğüşmüş yiğitlerin
    yüz şehre rekzedildi muzaffer livâları

    bir kutba bağlı cümle gönüller bir olmalı
    mâdâm kâinâtta bir hudâları

    her kişverinde kırmağa zencir-i şîa’yı
    azmetti askerin ulu kîşver-küşâları

    mer’aşla kayserriye’yi fethetti bir dilîr
    yükseldi rabb-ı izzet’e şükran duaları

    zülkadr’i sildi tîg-i selîmî harîtadan
    engin göründü mısr ü hicâz’ın fezâları
    (erguvan dusler, 26.03.2007 23:06)


  7. mercidâbık

    -1516-
    seyreylesün felek kaderin şehsüvârını
    fethetti bir seferde nebîler diyârı’nı

    sahrâ-yı mercidâbık’a nakş eylemiş kader
    islâm fikr-i vahdetinin kârzârını

    memlûk pâdişâhı bu dâvâyı fasl içün
    sarfetti azm ü cezm ile bilcümle vârını

    bir kaahirâne hırs ile memlûk leşkeri
    gavgaaya saldı esliha-î bî-şümârını

    bâran misâli gülle yağıp kıldı hâksâr
    hem gaasıbâne tâcını hem tâcdârını

    eyne’l-meferr diyen çöle can attı sû-be-sû
    bâkîsinin de tîg tamâm etini kârını

    sahrâ-yı lâ’lgûne bakan şâhid-î zafer
    görsün bahârının bu yaman lâlezârını

    tevhîd-i milk ü millet içün cenk edenlere
    sûriyye açtı cümle husûn ü hisârını

    itmâm-ı gaalibiyyet içiün şanlı pâdişah
    mısr içre kurmak istedi dârü’l-karârını

    şevk-i seferle pür-heyecân oldu tûğlar
    bâd-ı zaferle mısr’a vezân oldu tûğlar
    (erguvan dusler, 26.03.2007 23:07)


  8. ridâniyye
    -1517-

    memlûkler bakıyyesi pür gayz edüp kıyâm
    mısr içre kalmasun dedi bir tîg der-niyâm

    vadî-i nîl-i tuttu anûdâne ser-te-ser
    ordû-yı fethe karşı sürülmüş nefîr-i âm

    pür-zûr saldıran kölemen fârisanını
    saf saf guzât kıldı dilîrâne iktihâm

    kat’î hücûma geçti nihâyet mücâhidîn
    mutlak bu harbe vermek içün şanlı bir hitâm

    birden serildi hâke ridâniyye cephesi
    bed’etti feth-i kaahire’den izhizâm-ı tâm

    gazî vezîr-i âzamı a’dâ şehîd edüp
    gûyâ büyük zaferden o gün aldı intikam

    on mısr’a bir sinan* bedel olmazdı ey kazâ
    şevketlü pâdişâhı bu hâl etti telhkâm

    fevkindedir zaferden alınmış ganâimin
    mü’minler etti vahdet-i islâm-ı iğtinâm

    hem şark’ı hem cenûb’u açan bir cihâddan
    aksetti dehre nâ-mütenâhî bir ihtişâm

    hakka ki ser-firâz-ı cihân oldu tûğlar
    ferman-dih-î zamân ü mekan oldu tûğlar
    (erguvan dusler, 26.03.2007 23:18)


  9. rıhlet

    -1520-

    bir gün çalındı nevbet-i takdir rıhlete
    ukbâda yol göründü hudâ’dan bu dâvete

    doldukça doldu gözleri eşk-î firâk ile
    kudretlü pâdişâh veda etti millete

    tevhîd maksadıyle geçirmişti ömrünü
    ref’etti ermegaanını dergâh-ı vahdete

    râyâtı gölgesinde fedâ-yı hayat hayât eyleyen
    ervâha pîşdâr olarak girdi cennete

    yekser riyâz-ı huld-i berîn oldu cilvegâh
    her cenkten getirdiği binlerce râyete

    dîdâr-ı fahr-ı âlem-i görmekti gayesi
    gark-ı huşû çıktı huzûr-ı risâlete

    alnından öptü fahrederek fahr-ı kâinât
    şabâş sundu sarfedilen bunca himmete

    divân-ı hak’da mağfiret-î kirdigâr’dan
    şâyeste gördü cürm ü günâhın şefâate

    dûr olmasıyle böyle büyük pâdişâhdan
    garkoldu nâs mâtem-i bî-hadd ü gayete

    yer yer misâl-i bîd-i hazân oldu tûğlar
    sultan selîm’e girye-künân oldu tûğlar

Hiç yorum yok:

Blog Listem