- yahya kemâl beyatlı'nın "eski şiirin rüzgârıyle" kitabının ilk bölümüdür selîmnâme.
devr-i sultan selîm'i yazmak içün
seyf-i meslûl kıldı hâmesini
halk yahya kemâl'e rahmet okur
gûşederken selîmnâme'sini
(bkz: başlayış)
(bkz: sefer)
(bkz: çaldıran)
(bkz: toplayış)
(bkz: mercidâbık)
(bkz: ridânıyye)
(bkz: rıhlet)
iç. "eski şiirin rüzgârıyle", istanbul fetih cemiyeti yayınları no: 49 / yahyâ kemal enstitüsü no: 5 / yahyâ kemal külliyatı no: 2, 1.b., istanbul-1962, s. 6-20. - osmanlı padişahı yavuz sultan selimin (1512-1520) trabzon valiliğinden (1509) başlayarak önce gürcülerle, ardından babası ve kardeşleriyle olan mücadelelerinden, ve nihayet tahta geçip safevi ve memluklularla yaptığı savaşlardan bahseden müstakil eserler. bazı önemli selimname müellifleri şunlardır:
-ishak çelebi
-keşfi mehmed çelebi
-idris-i bitlisi
-kalkandelenli sucudi
-ibn-i kemal
-celalzade mustafa
-hoca saadeddin efendi - başlayış
- 1514 –
eflâkden o dem ki peyâm-ı kader gelür
gûş-î cihâne velvele-î bâl ü per gelür
devr-î fütûhu sûr-ı sirâfil* müjdeler
hak’dan nizâm-ı âlemi te’mîne er gelür
ebvâb-ı ravza-î nebevî’den firiştegân
cibrîl’i gördüler nice demdir gider gelür
derk ettiler ki merkad-i pâk-î muhammed’e
rûhü’l-kudüs’le arş-ı hudâ’dan haber gelür
rûy-î zemîni tâbi-i fermânı kılmağa
sultan selîm han gibi şîr-i ner gelür
râyâtının alemleri üstünde uçmağa
sîmürg-i feth hem-çü nesîm-î seher gelür
hâkan ki at sürünce bir iklîm-i düşmene
pîş ü pesinde mahşer-i tîg ü teber gelür
ey gaasıb-ı diyâr-ı arab bekle vaktini
evvel cezâ-yı saltanat-ı sürh-ser gelür
kaç fâtih-î zaman gören iran-zemin bugün
görsün kiminle hangi cüyûş-î zafer gelür
tekbîrlerle halka ıyân oldu tûğlar
sahrâ-yı üsküdâr’e revân oldu tûğlar - sefer
- 1514 –
tebrîz’e doğru çıktı sefer şâhrâhına
ervâh peyrev oldu cihan pâdişâhına
at üzre geçtiğin göricek leşker-î guzât
râmoldu şîrler gibi yâvuz nigâhına
yekser gazâ kılıncı kuşanmış bir ümmetin
câlis budur erîke-i âlem-penâhına
münkaad edip serîrine maşrıkla mağribi
bir devlet ermegaan edecektir ilâhına
âhır ağardı tan yeri re’s-î cibâlden
serhad’de yol göründü acem tahtgâhına
fermân-ı bî-eman kalkan hümâ gibi
tuğrâlu nâme gitti kızılbâş şâhına
hâkan-ı rûm leşkeri yaklaştığın görüp
iran gerektir ağlasa baht-ı siyâhına
hengâm-ı remzi bildiren âvâz-ı hâtifî
aksetti her tarafta cibâlin cibâhına
sahrâ-yı çaldıran’da gazâ vardır erteye
ey berk müjde ver feleğin mihr-ü mâhına
meydân-ı cenge sâye-resân oldu tûğlar
rehyâb-ı milk-i nûşirevân oldu tûğlar - çaldıran
- 1514-
her tûğ-ı pür-fürûğ verirken hücûma şan
her tîg-i bî-dirîg parıldardı hun-feşan
meydân-ı haşr ü neşri karıştırdın ey kader
andırdı rûz-ı mahşeri hengâm-ı imtihan
saldırdı fart-ı gayz ile ifrît-i râfızî
tâli’ göründü bizlere sol kolda pek yaman
garkoldu hûna rûmeli beğlerbeği’yle ceyş
üç malkoçoğlu eyledi bir bir fedâ-yı can
uğrunda her gazâya atılmış mücâhidîn
lâyık mıdır felâkete ey rabb-ı müste’an
her yanda hûn içinde bu hengâmeden beri
hiç esmiyen nesîm-i fütûh esdi nâgehan
sağ kolda bozdu bozguna uğrattı düşmeni
şirâne bir taarruzu sevk eyliyen sinan*
şâh-ı adûya karşı kopan sarsar-ı zafer
indirdi yıldırım gibi bir darbe-î giran
pâmâl-i rahşı kıldı acem tâc ü tahtını
tâ arşa astı tîgıni sultan selîm han
sermest-i câm-ı vuslat-ı şân oldu tûğlar
tebrîz’e reh-nümâ-yı ‘inân oldu tûğlar - toplayış
- 1515 –
tebrîz’e uçtu feth-i celîlin hümâları
bir böyle hâli görmedi iran semâları
tevhîd içün bu halkı döğüşmüş yiğitlerin
yüz şehre rekzedildi muzaffer livâları
bir kutba bağlı cümle gönüller bir olmalı
mâdâm kâinâtta bir hudâları
her kişverinde kırmağa zencir-i şîa’yı
azmetti askerin ulu kîşver-küşâları
mer’aşla kayserriye’yi fethetti bir dilîr
yükseldi rabb-ı izzet’e şükran duaları
zülkadr’i sildi tîg-i selîmî harîtadan
engin göründü mısr ü hicâz’ın fezâları - mercidâbık
-1516-
seyreylesün felek kaderin şehsüvârını
fethetti bir seferde nebîler diyârı’nı
sahrâ-yı mercidâbık’a nakş eylemiş kader
islâm fikr-i vahdetinin kârzârını
memlûk pâdişâhı bu dâvâyı fasl içün
sarfetti azm ü cezm ile bilcümle vârını
bir kaahirâne hırs ile memlûk leşkeri
gavgaaya saldı esliha-î bî-şümârını
bâran misâli gülle yağıp kıldı hâksâr
hem gaasıbâne tâcını hem tâcdârını
eyne’l-meferr diyen çöle can attı sû-be-sû
bâkîsinin de tîg tamâm etini kârını
sahrâ-yı lâ’lgûne bakan şâhid-î zafer
görsün bahârının bu yaman lâlezârını
tevhîd-i milk ü millet içün cenk edenlere
sûriyye açtı cümle husûn ü hisârını
itmâm-ı gaalibiyyet içiün şanlı pâdişah
mısr içre kurmak istedi dârü’l-karârını
şevk-i seferle pür-heyecân oldu tûğlar
bâd-ı zaferle mısr’a vezân oldu tûğlar - ridâniyye
-1517-
memlûkler bakıyyesi pür gayz edüp kıyâm
mısr içre kalmasun dedi bir tîg der-niyâm
vadî-i nîl-i tuttu anûdâne ser-te-ser
ordû-yı fethe karşı sürülmüş nefîr-i âm
pür-zûr saldıran kölemen fârisanını
saf saf guzât kıldı dilîrâne iktihâm
kat’î hücûma geçti nihâyet mücâhidîn
mutlak bu harbe vermek içün şanlı bir hitâm
birden serildi hâke ridâniyye cephesi
bed’etti feth-i kaahire’den izhizâm-ı tâm
gazî vezîr-i âzamı a’dâ şehîd edüp
gûyâ büyük zaferden o gün aldı intikam
on mısr’a bir sinan* bedel olmazdı ey kazâ
şevketlü pâdişâhı bu hâl etti telhkâm
fevkindedir zaferden alınmış ganâimin
mü’minler etti vahdet-i islâm-ı iğtinâm
hem şark’ı hem cenûb’u açan bir cihâddan
aksetti dehre nâ-mütenâhî bir ihtişâm
hakka ki ser-firâz-ı cihân oldu tûğlar
ferman-dih-î zamân ü mekan oldu tûğlar - rıhlet
-1520-
bir gün çalındı nevbet-i takdir rıhlete
ukbâda yol göründü hudâ’dan bu dâvete
doldukça doldu gözleri eşk-î firâk ile
kudretlü pâdişâh veda etti millete
tevhîd maksadıyle geçirmişti ömrünü
ref’etti ermegaanını dergâh-ı vahdete
râyâtı gölgesinde fedâ-yı hayat hayât eyleyen
ervâha pîşdâr olarak girdi cennete
yekser riyâz-ı huld-i berîn oldu cilvegâh
her cenkten getirdiği binlerce râyete
dîdâr-ı fahr-ı âlem-i görmekti gayesi
gark-ı huşû çıktı huzûr-ı risâlete
alnından öptü fahrederek fahr-ı kâinât
şabâş sundu sarfedilen bunca himmete
divân-ı hak’da mağfiret-î kirdigâr’dan
şâyeste gördü cürm ü günâhın şefâate
dûr olmasıyle böyle büyük pâdişâhdan
garkoldu nâs mâtem-i bî-hadd ü gayete
yer yer misâl-i bîd-i hazân oldu tûğlar
sultan selîm’e girye-künân oldu tûğlar
Türk ve Yunan Edebiyatında Mübadele - Benzerlikler ve Farklar
-
http://www.herkulmillas.com/index.php?option=com_content&view=article&id=186%3Atuerk-ve-yunan-edebiyatnda-muebadele-benzerlikler-ve-farklar-&catid=63%3Aki...
1 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder